Saglik, yasaminin en temel ve vazgeçilmez unsurlarindandir. Saglik ve hastalik söz konusu oldugunda bilimsel bilgiye dayali modern tibbin bu alanda neredeyse tek otorite olmasi saglik ve hastalik konusunu uzun bir süre anlasilmasi ve ulasilmasi zor bir hale getirmistir. Ancak günümüzde gerek modern tip gerekse de toplumsal ve kültürel alanda ortaya çikan yeni anlayis ve gelismeler saglik bilgisinin toplumsallasmasina neden olmaktadir. Sagligin toplumsallasmasi bir yandan saglik bilgisinin ulasilabilirligini artirmis, popülerlestirmis, sagligi bireysellestirmis ve ayni zamanda sagligi bir meta haline de getirmistir. Medikalizasyon süreçleriyle birlikte insan yasami her geçen gün biraz daha tibbin denetimi ve kontrolü altina girerken bir yandan da “saglikli yasam” söylemleriyle saglik, piyasada alinip satilabilen bir meta haline gelmektedir. Günümüzde hemen hemen tüm iletisim kanallarinin baslica konularindan biri haline gelen saglik ve saglikli yasam söylemi saglik konusunda bilinçlenme düzeyini artirirken ayni zamanda da bireyleri birer saglik tüketicisi haline getirmektedir. Bu bakimdan saglik ve saglikli yasam söylemi büyük ölçüde tüketim toplumu dinamikleri içinde bir tüketim araci ve tüketim biçimi olarak islev görmeye baslamistir. Bu çalismada saglik bilgisinin toplumsallasarak bireylerin bilinç düzeylerini artirmasinin yaninda “saglikli yasam” söylemlerinin tüketim toplumu baglaminda analizinin yapilmasina çalisilacaktir.

Gerek ülkeler arasi gerekse ülke içindeki göç hareketleri ayni zamanda birçok yeni problemlerinde temelini olusturmaktadir. Bu nüfus hareketlerinin çekim merkezlerini sehirler, ülkeler arasindaki hareketlerin çekim yönlerini ise gelismis ülkeler olusturmaktadir. Bu sebeple, bu nüfus hareketleri birçok sosyal bilimci ve arastirmacinin da dikkatlerini çekmistir. Ülkemizdeki iç ve dis göç, gelismekte olan ülkelerin yasamis oldugu sorunlarla ve sebeplerle benzerlik göstermektedir. Günümüzde özellikle, iç göçler oldukça dikkat çekmektedir. Ülkemizde sehirlesme problemlerinin çogunu iç göçler, dolayisiyla buna bagli olarak basta gecekondulasma, altyapi sorunlari, issizlik gibi sorunlar takip etmektedir. Son yillarda Türkiye, savas nedeniyle Iraktan ve özellikle de son dört yildan bu yana Suriye’den yaklasik üç milyon civarinda dis göç almistir. Bu konuyu baska bir çalismamizda ele alacagiz.